حكم و اقوال عن الاخرة باللغة العربية والتركية

خكم واقوال عن الحياة الاخرة باللغتين التركية والعربية منتخبة ومترجمة بعناية نتمنى ان تنال منها الفائدة والعربية والمتعة .

حكم و اقوال قصيرة عن الاخرة بالتركية والعربية

الآخِرَةُ أبَدٌ.
Ahiret ebedîdir.

لا تَجْتَمِعُ الفَناءُ وَالبَقاءُ.
Kalıcı ile geçici asla bir arada olmaz.

مِرارَةُ الدُّنيا حَلاوَةُ الآخِرَةِ.
Dünyanın acısı ahiretin lezzetidir.

ذِكْرُ الآخِرَةِ دَواءٌ وَشِفاءٌ.
Ahireti yâd etmek ilaç ve şifadır.

إنّكَ مَخْلُوقٌ لِلآخِرَةِ فَاعْمَل لَها.
Sen, ahiret için yaratıldın. O halde ahiretin için çalış

طُوبى لِمَنْ ذَكَرَ المَعادَ فأحْسَنَ
Ahireti yâd edip de iyilikte bulunana ne mutlu!

ثَوابُ الآخِرَةِ يُنْسي مَشَقَّةَ الدُّنيا.
Ahiretin sevabı, dünyanın meşakkatini unutturur.

مَنِ ابْتَاعَ آخِرَتَهُ بِدُنْياهُ رَبِحَهُما.
Kim dünyasını satarak karşılığında ahiretini alırsa, her ikisini de kazanır.

مَنْ عَمَرَ دارَ إقامَتِهِ فَهُوَ العاقِلُ.
Asıl akıllı, kalıcı evini âbat edendir.

الرَّابحُ مَنْ باعَ العَاجِلَةَ بِالآجِلَةِ.
Asıl kazanç sahibi, dünyasını ahiretine satandır.

مَنْ حَرَصَ عَلَى الآخِرَةِ مَلَكَ.
Ahireti arzulayan ona sahip olur.

في الآخِرَةِ حِسابٌ وَلا عَمَلٌ.
Ahirette sadece hesap vardır; amel yoktur.

مَنْ أيْقَنَ بِالآخِرَةِ أعْرَضَ عَنِ الدُّنيا.
Ahirete yakîn eden dünyaya sırt çevirir.

مَنْ أيْقَنَ بِالآخِرَةِ سَلا عَنِ الدُّنيا.
Ahirete yakîn eden dünyadan yüz çevirir.

مَنْ أمَّلَ ثوابَ الحُسْنى لَمْ تُنْكَدْ آمالُهُ.
Ahiret hayrını arzulayanın arzusu boşa çıkmaz.

عَلَيْكَ بِالآخِرَةِ تَأْتِكَ الدُّنيا صاغِرَةً.
Ahirete yönel ki dünya sana alçalarak gelsin.

ما أخْسَرَ مَنْ لَيْسَ لَهُ في الآخِرَةِ نَصِيبٌ.
Ahiretten nasibi olmayan nasıl da ziyandadır!

ألا مُتَزَوِّدٌ لآخِرَتِهِ قَبْلَ اُزُوفِ رِحْلَتِهِ.
Dünyadan yola çıkmadan önce ahireti için yol azığı hazırlayan yok mu?

مَنْ أيْقَنَ بِما يَبْقى زَهِدَ فيما يَفْنى.
Kalıcı olana yakîn eden kimse yok olacak şeylere karşı zahit olur.

مَنْ أكْثَرَ مِنْ ذِكْرِ الآخِرَةِ قَلَّتْ مَعْصِيَتُهُ.
Ahireti çokça yâd edenin günahı az olur.

مَنْ أصْلَحَ أمْرَ آخِرَتهِ، أصْلَحَ اللهُ لَهُ أمْرَ دُنياهُ.
Kim ahiretini düzeltirse, Allah da onun dünyevî işlerini düzeltir.

ارْغَبُوا فيما وَعَدَ اللهُ المُتَّقينَ، فإنّ أصْدَقَ الوَعْدِ ميعادُهُ.
Allah’ın takvalılar için söz verdiği şeylere rağbet edin. Doğrusu en samimi vaat, onun vaadidir.

مَنْ كانَتِ الآخِرَةُ هِمَّتَهُ بَلَغَ مِنَ الخَيْرِ غايَةَ اُمْنيَّتِهِ.
Tüm gayreti ahiret olan kimse arzuladığı hayırların doruğuna ulaşır.

اقوال عن الاخرة

لا تبيعُوا الآخرَةَ بالدُّنيا، وَلا تَسْتَبْدِلُوا الفَناءَ بِالبَقاءِ.
Ahiretinizi dünyaya satmayın, kalıcıyı geçiciye değişmeyin.

ما ظَفِرَ بِالآخِرَةِ مَنْ كانَتِ الدُّنيا مَطْلَبَهُ.
Hedefi dünya olan kimse ahirette zafere ulaşmaz.

إنَّ الغايَةَ أمامَكُمْ، وَإنَّ السَّاعَةَ وَرائَكُمْ تَحْدُوكُمْ.
Hedef, önünüzdedir. Kıyamet ise arkanızdan sizi itmektedir.

مَنْ رَغِبَ في نَعيمِ الآخِرَةِ قَنِعَ بِيَسيرِ الدُّنيا.
Ahiret nimetlerini arzulayan dünyanın azına kanaat eder.

خُذْ مِمَّا لا يَبْقى لَكَ وَلا تَبْقى لَهُ لِما لا تُفارِقُهُ وَلا يُفارِقُكَ.
Sana kalmayacak ve senin de ona kalmayacağın yerden (dünya) senin ondan, onun da senden ayrılmayacağı yer (ahiret) için bir şeyler al.

أوْفَرُ النَّاسِ حَظَّاً مِنَ الآخِرَةِ أقَلُّهُمْ حَظّاً مِنَ الدُّنيا.
en en çok nasiplenecek olan, dünyasından en az nasiplenendir.

احْذَرُوا يَوْماً تُفْحَصُ فيهِ الأعْمالُ، وتَكْثُرُ فيهِ الزِّلْزالُ، وَتَشيبُ فيهِ الأطْفالُ.
 Amellerin araştırılacağı, titremelerin artacağı ve çocukların yaşlanacağı o günden çekinin.

لا يُنْعَمُ بِنَعيمِ الآخِرَةِ إلاّ مَنْ صَبَرَ على بَلاء الدُّنيا.
Dünyanın belalarına sabretmeyenler, ahiretin nimetlerine ulaşamazlar.

طالِبُ الآخِرَة يُدْرِكُ مِنْها أمَلَهُ وَيَأتيهِ مِنَ الدُّنيا ما قُدِّرَ لَهُ.
Ahireti arzulayan oradaki amacına varır; dünyada da ona ne yazıldıysa gelir, ona ulaşır.

عَجِبْتُ لِمَنْ أنْكَرَ النَشأةَ الاُخْرى وَهُوَ يَرَى النَّشأَةَ الاُولى
İlk hayatı (dünya) görüp de ikinci hayatı (ahiret) inkâr edene şaşarım.

كُونُوا مِنْ أبْناءِ الآخِرَةِ وَلا تَكُونُوا مِنْ أبْناءِ الدُّنيا فإنَّ كُلَّ وَلَدٍ سَيَلْحَقُ بِاُمِّهِ يَوْمَ القيامَةِ.
Ahiretin evladı olun; dünya evladı olmayın. Zira kıyamet günü bütün evlatlar analarına kavuşacaktır.

لا يُدْرِكُ أحَدٌ ما يُريدُ مِنَ الآخِرَةِ إلاّ بِتَرْكِ ما يَشتَهي مِنَ الدُّنيا.
Dünyadan arzuladığını terk etmeyen kimse ahiretten istediğine ulaşamaz.

لَيْسَ عَنِ الآخِرَةِ عِوَضٌ، وَلَيْسَتِ الدُّنْيا لِلنَّفْسِ بِثَمَنٍ.
Ahiretin bedeli asla yoktur; dünya ise asla canınızın bedeli değildir.

لا يَشْغَلَنَّكَ عَنِ العَمَلِ لِلآخِرَةِ شُغلٌ فإنَّ المُدَّةَ قَصيرَةٌ.
Hiçbir şey seni ahiret için çalışmaktan alıkoymasın. Doğrusu süre, pek kısadır.

اجعَلْ جِدَّكَ لإعدادِ الجَوابِ لِيَومِ المَسْئَلَةِ (المُسائَلَة) والحِساب.
Sorgu ve hesap gününe cevap yetiştirmek için çalış

حكم وعبارات عن الاخرة بالتركية والعربية \طويلة نسبيا

مَا المَغْبُوطُ الَّذي فازَ مِنْ دارِ البَقاءِ بِبُغيَتِهِ كالمَغبُونِ الَّذي فاتَهُ النَّعيمُ بِسُوءِ اخْتيارِهِ وَشَقاوَتِهِ.
Kötü niyeti ve kötü seçimiyle dünyaya meyledip ahiret nimetlerini kaybedenle, ahirette isteğine ulaştığından dolayı herkesin gıpta ettiği kimse bir olmaz.

اجْعَلْ هَمَّكَ لآخِرَتِكَ، وَحُزْنَكَ على نَفْسِكَ، فَكَمْ مِنْ حَزينٍ وَفَدَ بِهِ حُزْنُهُ على سُرُورِ الأبَدِ، وَكَمْ مِنْ مَهْمُومٍ أدْرَكَ أمَلَهُ.
Çabalarını ahiretin için kıl, nefsinden dolayı da hüzünlen. Nice insanın hüznü, onu sonsuz sevince götürür; nice kederli ise arzusuna ulaşır.

المَغْرُورُ الّذي ظَفِرَ مِنَ الدُّنيا بأدنى سُهْمَتِهِ (بِأعْلى هِمَّتِهِ) كالآخَرِ الَّذي ظَفِرَ مِنَ الآخِرَةِ بأعْلى هِمَّتِهِ (بأدنى سُهمَتِهِ).
Bütün çabalarıyla dünyadan az bir nasip alarak buna kanan kimseyle bütün çabalarıyla ahirette zafere ulaşan kimse asla bir olmaz.

لا يَتْرُكُ النَّاسُ شَيْئاً مِنْ دُنياهُمْ لإِصلاحِ آخِرَتِهِم إلاّ عَوَّضَهُمُ اللهُ سُبْحانَهُ خَيْراً مِنْهُ.
Ahiretini düzeltmek için dünyadan yana bir şey terk edene Allah ondan daha hayırlısını nasip eder.

إنَّ المَرْءَ قَدْ يَسُرُّهُ دَرَكُ ما لَمْ يَكُنْ لِيَفُوتَهُ، وَيَسُوءُهُ فَوْتُ ما لَمْ يَكُنْ لِيُدْرِكَهُ، فَلْيَكُنْ سُرُورُكَ بِما نِلْتَ مِنْ آخِرَتِكَ، وَلْيَكُنْ أسَفُكَ على ما فاتَكَ مِنْها، وَلْيَكُنْ هَمُّكَ لِما بَعْدَ المَوْتِ.
İnsan bazen kavuşmaması gereken şeye kavuşur, sevinir; bazen de ulaşmaması gereken şeyi kaybeder, üzülür. Sevincin, ahiretinden kavuştuğun şeyler için; üzüntün, ahiretten kaybettiğin şeyler için; çabaların da ölümden sonrası için olsun.

إنّ أمامَكَ عَقَبَةً كَؤُوداً، اَلمُخِفُّ فيها أحْسَنُ حالاً مِنَ المُثْقِلِ، والمُبْطِئُ عَلَيها أقْبَحُ أمْراً مِنَ المُسْرعِ، إنّ مَهْبِطَها بِكَ لا مُحالَةَ على جَنَّةٍ أو نارٍ.
Şüphesiz, önünde çok zor bir engel var. Yükü hafif olanın durumu, ağır olandan daha iyidir. Oraya doğru yavaş hareket edenlerin durumu, hızlı gidenlerden daha kötüdür. Er ya da geç (bu hal) seni ya cennete götürecek ya da ateşe atacaktır.

كما ندعوك لتقرأ ايضا:

عبارات تركية مترجمه عن الحقيقة


اعلانات مماثلة

مقالات ذات صلة

زر الذهاب إلى الأعلى